
İsmailağa’ya bağlı Hiranur Vakfı’nda H.K.G. adlı genç kadının altı yaşındayken, kendisinden 23 yaş büyük bir müritle evlendirildiği ve tecavüze uğradığı ortaya çıkınca, göğsünü tarikat ve cemaatlere siper etmiş kim varsa, ağız birliği yaparak, şöyle dedi:
-Bu bir Fadime Şahin – Ali Kalkancı operasyonu!
-28 Şubat’ın kumpası!
-Kurgu!
Yaşı yetmeyenler hatırlamaz.
Tam 25 yıl önce…
Aczimendilerin lideri Müslüm Gündüz, Kadıköy’deki bir evde Fadime Şahin adlı genç kadınla basıldı. Ev, Yeni Akit gazetesinin yazarı Hüseyin Üzmez’e aitti.
Üzmez, yıllar sonra 14 yaşındaki bir kız çocuğunu istismardan ceza alacak ve cezaevinde ölecekti.
Her neyse!
Fadime Şahin, Gündüz’den önce ‘Cinci Ali Hoca’ diye bilinen Ali Kalkancı’nın imam nikahlı eşi olduğunu söyledi.
Kalkancı tutuklanırken, o tarihte işbaşında bulunan Refah-Yol hükümeti büyük yara aldı.
İslamcılar, bu skandalı Necmettin Erbakan hükümetini yıkmak için TSK tarafından kurgulandığını ileri sürdü. Hatta Ergenekon ve 28 Şubat iddianamelerinde dahi bu şekilde iddialar yöneltildi. Ancak hiçbir asker bu suçla ilişkilendirilmedi. Tek bir kanıt bulunamadı.
Kaldı ki bu skandalın asıl kahramanlarından Müslüm Gündüz halen Aczimendilerin lideri olarak hayatını sürdürüyor ve iktidarı koşulsuz destekliyor.
Kalkancı da İsmailağa’dan çıktı
Ali Kalkancı ise İsmailağa’da yetişmişti. İsmailağa Camisi’ne bağlı medresede 1992 yılından sonra hafızlık eğitimi aldı. Ardından okuyup üflemeye ve cinciliğe meyletti.
İsmailağa’dan uzaklaştı.
Siirt’te bir şeyhten ‘icazet’ aldı.
Çarşamba’ya dönüp Halit Efendi Çıkmazı’nda tekkesini açtı.
Peygamber soyundan geldiğini söyledi.
Şeyhliğini ilan etti.
Binlerce müride kavuştu.
1997’de Feraiz İlim ve Edep Vakfını kurdu.
Vakfın kurucuları arasında Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun oğlu Muhammed Zaid Karamollaoğlu vardı. Kalkancı’nın ziyaretçileri arasında, iddialara göre, Refah Partisi’nin önce gelenleri yer alıyordu.
‘Cinci Ali Hoca’nın resmi nikahlı eşi, Kültür ve Turizm Bakanı olan Mehmet Ersoy’un kız kardeşi Emire Ersoy’du.
Bakmayın siz, Ali Kalkancı’nın İslamcılara yönelik bir kumpas gibi gösterilmesine.
Kalkancı, bugün hala şeriat gettosu olan İsmailağa’da yetişmiş, tarikatı sayesinde zenginleşmiş, siyasi ilişkiler kurmuş bir şeyhti. Sohbet halkasında binlerce Fadime Şahin vardı.
Dün Ali Kalkancı, bugün Kadir İstekli…
İkisi de tarikat ve cemaatlerin karanlık dünyasının ürünüdür ve İslamcılar, komplo aramaktansa bu çıplak gerçekle yüzleşmelidir.
Tekkeden holdinge, şeyhten CEO’ya
Bugün Menzil, Süleymancılar ve İsmailağa olmak üzere birçok tarikat ve Nur cemaatleri AK Parti iktidarıyla birlikte holdingleştiler. Ahiret saadeti için bir lokma bir hırkaya razı gelen dervişler yok artık. Tarikat ve cemaatlerin eğitimden sağlığa, gıdadan ulaştırmaya sayısız ticari işletmesi var.
Milyarlarca TL’lik serveti ellerinde tutuyorlar.
Yurt dışında örgütlendiler ve kıtalararası faaliyetlere başladılar.
Uluslararası yardım kuruluşları kurdular. ‘Kamu yararına çalışan’ ünvanı alan tarikat vakıf ve dernekleri vergiden muaf tutuluyorlar.
Tarikat ve cemaatler holdingleşirken…
Şeyhler CEO’ya dönüştü.
Dün imam ve müezzin maaşıyla geçinen şeyhler şimdi şatafat ve lüks içerisinde yaşıyor, servetlerini ‘aileleri’ adına yönetiyor. Oturdukları post ya oğula, oğul yoksa damada bırakılıyor. Böylelikle servet aile içinde kalıyor.
Müritler eski mürit değil.
Müşteri sayılırlar.
Şeyhin eteğinden tutup Sırat köprüsünü geçmek için değil, bir
ihale almak, iş bulmak ya da bürokraside yükselmek için çembere katılıyorlar.
Tarikatlar Tekke ve Zaviyeler Kanunu’ndaki sözde yasağı zırh olarak kullanıyor. Bu kanuna göre zaten var olmadıkları düşünüldüğü için denetlenmiyor, insan kaynakları ve varlıkları araştırılamıyor. Bu bilinmezlik, kamusal alanda korkutucu güce kavuşmalarını, AK Parti iktidarına verdikleri destek sayesinde dokunulmaz hale gelmelerini sağladı.
Geçmişte asker ve polis baskınlarından ötürü gizlice zikirlerini yapan tarikatlar, şimdi tarikat üyesi generaller ve emniyet müdürleriyle birlikte dergahlarda “hu” çekiyor.
Devletin tarikatları denetlemesi gerekirken…
Onlar devleti denetliyor.
Menzil, Sağlık Bakanlığı’nda…
İskenderpaşa, yargıda ve akademide…
İsmailağa, Diyanet’te…
Erenköy’cüler iş dünyasında söz sahibi oldu.
Tarikat ve cemaat bir ekonomi oluşturunca, kendi kayıtdışı ve merdivenaltı sektörünü yarattı. Artık her mahallede bir hocaefendi, her sokak başında bir gavs, her apartmanda şeyh var.
Laik ülkede şeriat gettosu
İktidarın açtığı hoşgörü alanı içerisinde, laik bir demokraside yasa tanımıyor, kendi hukuklarını uyguluyor ve zorla dayatıyorlar. Yüzlerce yıllık fetvaları bu çağda hakim kılmaya çalışıyorlar. Rüyayı bilgi kaynağı ve kanıt sayıyorlar.
Kız çocuklarını okula göndermiyor, erken yaşta evlendiriyorlar.
Kadınları çalıştırmıyorlar.
Kimi erkekler birden çok evlilik yapabiliyor.
Dün IŞİD’in Suriye ve Irak’ta, bugün Taliban’ın Afganistan’da kurduğu cehennemi, Türkiye’deki şeriat gettolarında hayata geçiriyorlar.
Bu zemin dün Ali Kalkancı üretiyordu.
Bugün Kadir İstekli’yi doğurdu.
Dün Feraiz İlim ve Edep Vakfı, Allah ile aldatıyordu.
Bugün Hiranur Vakfı…
Dün Fadime Şahin’ler yaşı geçkin şeyhin koynuna veriliyordu.
Bugün altı yaşındaki H.K.G.’lerin hayatı karartılıyor.
Şeyh Yusuf Ziya Gümüşel ve eşi duruşma salonuna gelmeyecek
Hiranur Vakfı’nın Onursal Başkanı Yusuf Ziya Gümüşel, 2004 yılında altı yaşındaki kızını 23 yaş büyük Kadir İstekli’ye veriyor.
Dini nikahı Gümüşel kıyıyor.
Tarikat mensubu iki kişi şahitlik ediyor.
H.K.G., bir gün sonra İstekli’nin tecavüzüne uğruyor.
Tecavüzler Sancaktepe’deki Kuran kursunda, Sapanca’daki evde ve araçta yaşanıyor.
Skandalı örtbas etmek isteyenler H.K.G.’nin gelinlikle çekilen fotoğrafının Kuran kursundaki icazet törenine ait olduğunu savunuyor. Hatta H.K.G.’nin ağabeyi ve kız kardeşleri de aynı savunmayı yapıyor.
Bir kere…
H.K.G., dini nikahtan bir gün sonra kendisini İstekli’ye teslim eden kişinin, ağabeyi olduğunu iddia ediyor. Aynı ağabeyin ekran ekran gezerek, sahte gözyaşı dökmesini öfkeyle izliyor, bu utanmazın derhal sorgulanmasını bekliyorum.
Kaldı ki eldeki asıl kanıt, H.K.G.’nin İstekli ile yanak yanağa veya kanepede sarmaş dolaş çekilen fotoğrafları.
Anne Fatıma Gümüşel, ifadede şöyle diyor:
“Başında turkuaz örtü olan kızım H.K.G.’dir. Arkasındaki kişi ise Kadir İstekli’dir. Bu fotoğraf Sapanca’daki evde çekilmiştir. Kızım burada 7-8 yaşlarındadır.”
Hangi anne-baba böyle bir fotoğrafa izin verir?
Siz kimi kandırıyorsunuz!?
Fotoğraflar altı yaşında nikahın kanıtı olduğu kadar, tecavüzün bilindiğinin de resmidir.
Gel gelelim Yusuf Ziya Gümüşel açısından İstekli’nin herhangi bir mürit olmadığı anlaşılıyor. Bu evliliğin arka planında H.K.G’nin kocalığından çok, şeyhin damadı olmak yatıyor. Bu sayede İstekli, postun tek oluyor.
Cemaat içinde ‘Abdulkadir’ adını kullanan İstekli, ‘hocaefendi’ diye anılıyor. 2020 yılına kadar her perşembe dini sohbeti o veriyordu. Hiranur Vakfı’nın başkanı İstekli’ydi.
Eski eşinin sunduğu kayıtta İstekli altı yaşındaki çocukla cinsel ilişkiye girdiğini defalarca doğruluyor.
Bugün susuyor.
Konuşursa aleyhine delil sunacağından korkuyor olmalı.
H.K.G’nin iki yıllık mücadelesi sonucunda İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Çocuğa yönelik nitelikli cinsel saldırı suçundan İstekli hakkında 67 yıl 10 ay 15 gün, anne ve baba Gümüşel’e ise 22 yıl 6 ay hapis isteniyor.
İlk duruşma için 22 Mayıs’a gün verildi.
Altı ay sonraya!
İstekli hakkındaki tutuklama talebi reddedildi.
Gümüşel çiftinin Sapanca Asliye Ceza Mahkemesi’nden Sesli ve Görüntülü Bilgi Sistemi üzerinden ifade vermesi kararlaştırıldı. Bu durumda, kızlarını altı yaşında İstekli ile evlendiren şeyh ve eşi duruşma salonuna gelmeyecek.
Gülşen, imam-hatiplerle ilgili şaka yaptığı için…
Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar, iktidarı eleştirdi diye tutuklanırken; altı yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden İstekli gözaltına alınmıyor. Tecavüze yol veren anne ve baba duruşmaya dahi getirilmiyor.
Cemil Çiçek: Tarikatların para kaynakları denetlenmeli
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi, eski TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı ve Cemil Çiçek ile H.K.G. olayı ışığında kayıt dışı din olgusu konuştuk.
Sizin ‘kayıt dışı din’ dediğiniz meseleye geldik dayandık.
Senelerdir söylüyoruz. Sağa bakıyoruz, fazla kimse yok; sola bakıyoruz, fazla kimse yok. Arkamızda hiç kimse yok. Biz olaylar çıkmadan evvel söylüyoruz. Sonra bir olay çıkıyor. Herkes üzerine yükleniyor. Sonra unutuyoruz. Temelde bir şey yapılması lazım.
Ne olması lazım?
Sağlık ve ulaşım politikası oluyor. Din politikası var mı senelerdir? Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında var. O da laikçilik tarzında bir başka yanlışa gerekçe oluşturdu. “Din Allahla kul arasında.” Hala bunu söyleyen var. Din tarihin hiçbir döneminde sadece Allah ile kul arasındaki ilişki değildi. Dinlerin insanların tüm hayatıyla ilgili tavsiyeleri, emirleri, yasakları olur. Bu gerçeği yok farz ederek, katı laikçilikle “Din Allahla kul arasındır, onun dışına çıkarsan 163 (Eski Türk Ceza Kanunu’nda dini örgütlenmeyi yasaklayan hüküm) derseniz” kayıtdışı unsurlar ortaya çıkar. 1950’de çok partili hayata geçtiğimiz andan itibaren kayıtdışı din ve kayıtdışı siyaset iç içe girdi.
Bugünün ihtiyacı ne?
Bazı arkadaşları dinliyorum. “Yasaklayalım.” Bu çözüm değil. Ciddi şeffaflaşmaya ve kaliteli bir denetime ihtiyacı var. Söylenir ki, Dernekler Masası denetliyor. Hayır, o denetim yetmez. Para kaynaklarının denetlenmesi lazım. Bu paralar nerden geliyor, nereye harcanıyor? Türkiye’de din adına kolibasili su içiliyor. Ondan sonra niye karnımız ağrıyor diye konuşuyoruz. Şehir şebekesinden doğru su vermek lazım. Nedir o? Diyanet İşleri Başkanlığı.
Altı yaşındaki kızı evlendirenler fıkhi meseleyi örnek alıp hayata geçiriyor.
Ben fıkıhçı değilim. Evlenme bir akit mi? Akitse burada irade özgürlüğü ve serbestisi esastır. Altı yaşındaki çocuğun ceza hukuku anlamında suç ve ceza ehliyeti yoktur, iradesi bir tarafa… Nasıl olacak altı yaşındaki çocuğun iradesi?
Toplum da bunu anlayamıyor.
Türkiye’de 80 küsür ilahiyatçımız var. Böyle zamanlarda dinin hükmünü açıkça ortaya koymayacaksa ettehiyyatu’da 40 yanlışı olan adamlar konuşmak durumunda olur. Bu din akıl dinidir. Aklı olmayanın dini olmaz. İrade esastır, akıl esastır. Bir insanın tüm hayatını etkileyecek evlenmeyle ilgili bir kararda, yaşı itibariyle serbestçe iradesini ortaya koyamıyorsa o akit zaten yok hükmündedir.
Buna rağmen Diyanet ve dini gruplar suskunluk içinde. Diyanet bir açıklama yaptı üç gün sonra. Ben de diyordum ki, “Şu açıklamayı niye bir gün evvelden yapmadın?” Arkadaş, dini bir konuyu Ankara İlahiyat var, Diyanet var, evvela ona soralım. İşin çerçevesini o çizsin, sonra münakaşasını yapalım. Üç gün sonra Diyanet açıklama yapıyor. Bu arada herkes konuştuğu kadar konuşuyor. Olaya bütünlük içerisinde bakmak lazım. Bir: Türkiye’de din adına öğretilenlerin belli bir kısmı kolibasilidir. Bunlar dinde olmayan dindir. Bu yapıların önemli bir kısmı kayıtdışıdır. Kayıtdışı siyasetin esaslı unsurlarından birisidir. İkincisi: Şehir şebekesinden, imam hatip’ten, ilahiyattan, Diyanet’ten arıtılmış su vermezseniz, millet kolibasilili çeşmeden su içer. Bu çeşmelerin basında bulunanlar da FETÖ gibi yapılardır. “Ya nerden çıkarıyorsun bunları?” FETÖ gibi 1967’de Kestanepazarı’ndan başlar, ne zaman ki kazığı 15 Temmuz 2016’da yeriz, aklımız başımıza gelir. “Vay şerefsiz, vay namussuz!” Ben de “Vay akılsız” derim o zaman. Halen şu FETÖ meselesinden gerekli dersleri çıkarabildik mi? Seçime gidiyoruz. Bir partinin din politikasıyla ilgili bir cümle bul buna. Türkiye gibi uzun bir geçmişten gelen ve belli travmaları yaşamış bir toplumda din politikası olmaz mı? Bir şeyin politikası olmazsa savrulur toplum. Din politikanız yoksa doğru dürüst din eğitim politikanız da olmaz.
Adalet Bakanlığı da yaptınız. Sözde damat ve kızını veren baba tutuklanmamış. Savcı sahte rapora ikna olup takipsizlik vermiş. Yargı dini gruplar karşısında çaresiz ya da korkak.
TCK’nın 163. maddesi açık. Savcı bir suç işlendiği izlenimini edinirse dava açılıp açılmamasıyla ilgili soruşturma başlatır.
Açık bir izlenim yok mu?
Var. Gereğini yapması lazım. Bu defa da mayıs mı deniliyor.
Duruşma 22 Mayıs’ta.
Doğru olanı yargı yapmalı. Yargıyı doğru yapacak bir ortama hazırlamamız lazım. Değilse yargı da savrulur. Belki en tehlikeli, en acıtıcı, en fazla radyasyon bırakacak tartışma, din tartışmasıdır. Herkesin aklını başına alması lazım.
İyi Parti, iki maddeye de ‘Evet’ denilmesini istiyor
İktidarın başörtüsü ve aile kurumuna ilişkin anayasa değişiklik teklifi Altılı Masa’yı kara kara düşündürüyor.
İyi Parti, Saadet ve Gelecek, her iki maddeye “Evet” denilmesini istiyor.
İyi Parti lideri Akşener, “Kapanan yaralarla değil, kanayanlarla uğraşalım” diyerek, başörtüsü meselesinin açılmasına karşı olduğunu göstermişti. İyi Partililer Altılı Masa’nın ortak tutum alarak, iki maddenin referanduma gitmeden TBMM’den geçmesini savunuyor. Bu, CHP’nin “Evet” demesini gerektiriyor.
Bir İyi Partili üst düzey yetkili “Bu iş gündeme gelmese hiçbir sorun yoktu. Bu konunun çok çabuk gündemden çıkmasını istiyoruz” diyor.
İyi Parti, bugün saat 10.30’da Genel İdare Kurulu’nda konuyu görüşerek, tavrını netleştirecek.
İyi Parti karar alırken, CHP’nin tutumunu görmek istediği için Kılıçdaroğlu, sabah 9’da bütün milletvekillerini toplantıya çağırdı. Toplantıda CHP’nin anayasa değişikliğine dair tutumu belirlenecek.
Ancak CHP’de kafaların karışık olduğu anlaşılıyor.
Başlangıçta AK Parti ile anayasa değişikliğine kapıyı kapatan Kılıçdaroğlu, geçen gün başörtüsü düzenlemesi için esnek olabilecekleri izlenimi verdi.
Görüştüğüm bir üst düzey yetkili değişikliğin seçim sonrasına bırakılmasını isterken, bir diğeri ise başörtüsüyle ilgili maddenin desteklenebileceğini söylüyor. Ancak CHP’liler de referanduma gidilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Bir CHP’li yetkili şöyle diyor:
“Referanduma götürmek yanlış olur. Türkiye kutuplaşmanın eşeğine geldi. Erdoğan’a can suyu verecek bir iş için kan kussak da kızılcık şerbeti içtik demek lazım.”
Yani CHP’liler Altılı Masa’yı bozmamak adına iki maddeye de “Evet” diyebilir. Tabi bu kararı CHP tabanına anlatmak zor olabilir.
HDP’nin ise “hayır” eğiliminde olduğunu gözlüyorum. HDP’li bir yetkili başörtüsü maddesinde Aleviler ve Kürtlerle ilgili talepleri de masaya getireceklerini kaydediyor. Aile düzenlemesine ise kesinlikle karşı olduklarını belirtiyor.
Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.
- Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
- Kan dolaşımını hızlandırır,
- Kronik yorgunluğu azaltır,
- Bağışıklık sistemini güçlendirir,
- Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
- Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
- Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
- Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
- Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.
Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER
- SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
- 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
- SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
- Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
- Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
- DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
- 05523307100-05325466184
- www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
- www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
- www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,