İmamoğlu: Bizim olduğumuz yerde; iş olur, icraat olur, tahlil olur, proje olur

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte Yalovalılarla buluştu.

İmamoğlu, kendisini dinlemeye gelen kalabalığa, “Denizin ortasında ben bu kalabalığı görseydim denize atlar, yüze yüze gelirdim size be, yüze yüze gelirdim vallahi” kelamlarıyla seslendi.

“YALOVA’YI BEKLENEN MARMARA SARSINTISINA KARŞI ÇOK GÜÇLÜ VE HAZIR HALE GETİRECEĞİZ”

17 Ağustos 1999 İzmit sarsıntısına kadar Yalova denince akla turizmin geldiğini hatırlatan İmamoğlu, şöyle konuştu:

* “Şimdi burada iki kıymetli acil misyonumuz var. Bir; Yalova’nın çok bedelli bir biçimde tanıtıldığı, dünyanın vitrinine koyulacak o hoşluğunun yansıtıldığı, İstanbul’la da paslaşan bir karakterle, tekrar Yalova’yı turizm kenti yapacağız. Güçlü bir turizm kenti yapacağız. İkinci değerli mevzu; İstanbul’la paralel, bu kenti beklenen Marmara sarsıntısına karşı çok güçlü bir hale ve hazır bir hale getireceğiz. Sarsıntıya sağlam bir Yalova olacak. İşte bu işleri biz yaparız. Zira nasıl yapılacağını, biz çok düzgün biliyoruz.

* Göreceksiniz; hiçbir mevzuyu ihmal etmeyeceğiz. İş başına gelecek olan Millet İttifakı’nın bu manada bütün hazırlıklarının tamam olduğunu bütün Yalova’ya duyurmak istiyorum. Bütün Yalova’ya. Biz bu projeleri, 13. Cumhurbaşkanımız -sizlere coşkulu selamlarını getirdim- Sayın Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapacağız. Biz çok deneyimli, iş bilen, yetenekli bir idareyiz. Ülke yönetmeyi de kent yönetmeyi de yeterli bilen, çok güçlü bir takımımız var.”

“BU MEMLEKETİN HER BEŞERİNİN KALBİNE GİRECEĞİM”

Kendisini dinleyen vatandaşlara, makam odasında asılı duran ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisine sıkıntılarını anlatan çiftçi bir vatandaşın gözlerinin içine bakarak dinlediği tabloyu hatırlatan İmamoğlu, şunları söyledi:

* “Size gönülden söylüyorum ki, bizim terbiyemiz bize şunu söylüyor: Vatandaşın gözünün içine bakarak konuş. Gönlüyle konuş. Onu dinle, onu anla. Sıkıntısına derman ol. Sakın vatandaşına fırça atma. Vatandaşına hızı asık bakma. Devleti yöneten insan, milletine düzgün hizmet eden insandır. Vatandaşını hor gören değil, ‘Bana oy veren, vermeyen’ diye ayıran asla değil. Şuradaki kalabalıkta bulunan, beni alkışlayan, dinleyen, anlamaya çalışan bütün vatandaşlarımız bizim. Buraya gelmeyen, tahminen şimdilik soğuk bakan… Ki onun kalbine de gireceğim. Bu memleketin her beşerinin kalbine gireceğim.

* İşte bütün bu söylediğim anlayışla, o göz göze bakmanın terbiyesinin ismi, bende, Mustafa Kemal Atatürk terbiyesi. Çok çalışacağız. Mustafa Kemal Atatürk, o köşkü yürüttüğü vakit, bahçesindeki o ağacın kısmına ziyan gelmesin diye yürüttüğü vakit Yalova’yla çok itinayla ilgilenmiş, Yalova’nın o yıkık dökük halinden kurtulması için çok ilgilenmiş. Değerli bir vaktini de burada geçirmiş. Zelzeleye hazırlık sürecini bir seferberlik anlayışıyla ele alıp, Yalova’nın bize Atatürk’ün emaneti olduğunun hakkını vereceğiz.”

“DEPREM VERGİSİ TOPLANDI; NEREYE HARCANDIĞI MUHAKKAK DEĞİL”

Depreme hazırlık çabasında yeni bir devir başlayacağının altını çizen İmamoğlu, şu sözleri kullandı:

* “Sadece İstanbul’da değil, Yalova’da, Bursa’da, Kocaeli’de, bütün Marmara Bölgesi’ni kapsayan bir plan dahilinde hareket edeceğiz. Bu ülkede sarsıntı vergisi toplandı; nereye harcandığı belirli değil. Her şeyin uçtuğu üzere, bu da uçtu gitti. Ancak biz, bu kentlerde hem kentsel dönüşümü maksadına uygun olarak yapacağız hem de en hakikat, en süratli, vatandaş için en kolay formuyla sağlamlaştıracağız. Yalnız Marmara Bölgesi’ni değil, bütün Türkiye’nin sarsıntıya sağlam hale gelmesi için sonsuz çaba vereceğiz. Bu ülkede herkes, sağlam ve kaliteli yuvalarında yaşasın istiyoruz.

* Devlete güvenmenin huzuruyla uyansınlar istiyoruz. Bunu fakat Millet İttifakı yapabilir. Birlikte yapabiliriz bunu. Zira, sahiden biz neyi, nasıl yapacağımızı güzel biliyoruz. Ben canımız yansın istemiyorum. Bir zelzelede daha insanlarımı kaybetmek istemiyorum. 99 zelzelesinde ders aldık diye düşündük. ‘Biz bu sorunu çözeceğiz’ diye ayağa kalktığımızı düşündük. 21 yıl bu ülkeyi yönetenler, ne yazık ki bu büyük sorunu unuttular. Onun için biz bunu unutmayacağız, unutturmayacağız.”

“107 MİLYON DOLAR GİDİYOR BİLDİĞİMİZ YERLERE!”

İmamoğlu kelamlarına şöyle devam etti:

* “Bakın, ben size bir hatırlatma yapacağım. İstanbul’un göbeğinde, tarihi yarımadada yeşil alan imarlı bir yerde, -yani siz orada bir tek yeşil alan yapabilirsiniz, bina yapamazsınız- kalkıyor bir akıllı, -Hep 16 milyonun üstünde bir tane akıllı çıkıyor- orayı tam 25 milyon liraya satın alıyor. O vaktin parasıyla 25 milyon liraya satın aldığı yeri, yakın bir vakit diliminde kaça satıyor belediye biliyor musunuz? Ancak evvel buraya imar çıkartıyorlar belediyede. 450 milyon liraya. Bakın, 117 milyon dolar. 10 milyon dolar adamın verdiği para. 107 milyon dolar gidiyor bildiğimiz yerlere ya da bilmediğimizi düşündükleri yerlere. 107 milyon dolar.

* Ne kadar biliyor musunuz bunun manası? En az 2 katrilyon liradan daha fazla. Döviz kurunu takip edemiyoruz artık farkındaysanız. Hesabını da yapamıyorum. 4-5 günde imarı çıkarılıp satılan bu yerden, milletin parasıyla birileri güçlü ediliyor. Daha ileri gidiyorum. Burayla ilgili soruşturma yapıyoruz. Burayla ilgili belgeyi hazırlıyoruz. Soruşturmayı başlatıyoruz. Ülkenin İçişleri Bakanı bu belgeyi alıyor.

* Diyor ki, ‘Sen bu belgeyi soruşturamazsın.’ ‘Ben’ diyor ‘Bunu bakanlıkta soruşturacağım.’ Üç yıldır soruşturacak, üç yıldır. Artık bunu söyleyen akıl, bana milliyetçilikten bahsedecek o denli mi? Benim evladımın kuruşlarıyla, liralarıyla kendi cenahında gelir elde eden insanların sorgulanmasını engelleyecek ve kelamım ona ulusal olacak; millete de gayri ulusal diyecek. Haydi oradan, haydi oradan. Sevgili hemşehrilerim, bu aklı göndereceğiz.”