İmamoğlu’ndan gece mitingi: Bu iftirayı attığın insanlardan özür lisana

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, günün son halk buluşmasını, dün akşam saatlerinde Sarıyer Ayazağa Mahallesi’nde gerçekleştirdi. İmamoğlu’nun aracının Ayazağa’ya girişi sırasında küçük bir küme provokatif sloganlar attı. Vatandaşlar sloganlara ellerindeki Türk bayraklarını sallayarak karşılık verdi. İmamoğlu Ayazağa Meydanı’nı hınca hınç dolduran coşkulu kalabalığa bir ağacın altına konulan küçük bir platformdan seslendi.

“BUNLARIN TOPLUMA VERDİKLERİ ZİYANI, HİÇBİR PERİYOT HİÇ KİMSE VERMEDİ”

İmamoğlu özetle şunları söyledi:

* “Bugünün iktidarı, ‘Bu parti benden değilse, buranın belediye lideri benden değilse’ diye, oraya uğramıyor. Bu kadar partizan, bu kadar ayrıştırıcı bir lisan, tavır… Cumhuriyetimiz 100’ncü yaşında. Bunların bu topluma verdikleri ziyanı, hiçbir periyot hiç kimse vermedi. Ne yazık ki o kadar büyük ziyanla karşı karşıyayız ki, biz artık toplumun barışını, huzurunu teminat altına almaya uğraşıyoruz. Bunlar güzelce şaşırdılar. Onun için tarihi bir gün 28 Mayıs. Tahminen de tarih, bu tarihi yazacak. Cumhuriyet tarihinin en kıymetli günü tahminen de.

“EKONOMİ FRENİ BOŞALMIŞ KAMYON GİBİ”

* Ülkenin iktisadı, freni boşalmış bir kamyon üzere. Çocuklarımız, bu ülkede artık hayallerini kurmak istemiyor. Gençler, daima yurt dışını konuşuyorlar. Paramız pul olmuş cebimizde. Vatandaş markete, pazara gidiyor, fiyatlara bakmaya korkuyor. Ben pazar yerlerini geziyorum. Pazarlarda beşerler bana torbalarını gösteriyorlar. Evvelce torbalar dolar taşar, taşıyamazdık. Bu, büyük bir krizdir. Bu kentin konutlarının kirasını, bu kentte yaşayanlar ödeyemez durumdadır.

* Biz, bu sene çocuklara şayet bu öğrenci yurtlarını açmasaydık… Anadolu’dan buraya yerleştiğimiz kızlarımız, oğullarımızın söylediğini söyleyeyim: ‘Bu yurt çıkmasaydı, siz bana burs vermeseydiniz, beni ailem üniversite okumaya yollamayacaktı.’ Bakın burada çok tecrübeli dostlarımız var. Konuştuğumuz yıllar 40 sene, 50 sene, 30 sene öncesi değil. Bunları konuşmak utanç verici 21. yüzyılda, Cumhuriyetin 100’ncü yılında. Anadolu’daki bir gencimize, bir kızımıza, bir oğlumuza, ‘Oğlum, sen İstanbul’a gideceksin ancak ben senin kiranı ödeyemem, cebine de harçlık koyamam. Onun için seni üniversiteye yollayamıyorum’ diyorsa, bu büyük krizdir. Bundan, bu hükümeti yönetenlerin, biraz vicdanı varsa, utanması lazım.

“İKTİDARIN DEVAM ETMESİ HALİNDE OLABİLECEKLERİ DÜŞÜNEMİYORUM”

* Göz boyamak kolay. Bugünün Türkiye’sinde o denli bir para krizi var ki, o denli bir Finans krizi var ki; Allah koruma. Bunlar iktidarda kalsınlar… Şu anda Merkez Bankası’nın kasası 42 yılın en taban noktasında. İhtilal vakitlerinden, 1980’lerden bu yana gördüğü en taban noktada. Diyebilirsiniz ki, ‘Dövizle benimle alakam var.’ O denli demeyin. Otomobilin benzininden giydiğiniz cekete, kullandığınız bütün 28 Mayıs tarihi çok değerli.

* Bu seçim, sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi değil değerli hemşerilerim, Türkiye’nin geleceğine dair bir karar verme seçimi. Şunu biliyorum: Bu millet bu sorumluluğu taşıyacak ve hakikat kararlar alacak vicdana ve muhakeme yeteneğine sahiptir. Ben, vatandaşımıza güveniyorum. Bu memleketin, milletin ferasetine güveniyorum. Onun için, bu iktidarın devam etmesi halinde olabilecekleri düşünemiyorum bile.

* Bakın bunlar, milletin kaynaklarını bir avuç ayrıcalıklı, torpilli insanların zenginliği için harcamaya, göz nazaran göre devam ederler. Bu ülkeyi uygunca dışa bağımlı hale getirirler. Bozulmuş ekonomimiz güzelce çöker ve buna itiraz ettikçe de vatandaşın sesini kesmek için ona baskıyı arttırırlar. İnsanları konuşturmazlar. Bu gençler, bir tweet attı diye, fikrini söyledi diye kapısına polis dayarlar. Bu türlü bir toplum haline getirirler. Özgürlüğünü kısıtlarlar.

“BUNLARIN AKLI GİTMİŞ”

* Bu millet, birbirinin inancına saygılıdır. Bu millet, birbiriyle ulusal hislerini yarıştırmaz. Bunlar, ‘Bana oy vermeyenler ‘terörist’, oy verenler milli’ diyorlar. Ya bunların aklı gitmiş, beyni gitmiş. O denli garip olaylar yaşandı ki hoş dostlarım. Geçenlerde gördünüz. Bir cami imamı, vatandaşlara vaiz ederken, bugünün iktidarını savunuyor. ‘Tabanca mermi dolu’ diyor. ‘O gece neler yapacaksın neler, bilin’ diyor. Bunu diyen o müptezel imama… Yuhalanacak adam aslında. Efendim, açığa alınmış bilmem ne. Bugün iktidar yarın onunla fotoğraf çektirir ha; onu söyleyeyim size.

“SİZ CAMİNİN İÇİNDE MİTİNG YAPARSANIZ, ORADAKİ İMAMLAR DA SİZE TABİ OLUR”

* O vaiz koltuğu, bizim sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed’in koltuğu. Sen, o koltukta konuşurken dinimizin hoşluklarını anlatacaksın. İnancımızın hoşluklarını anlatacaksın. ‘Komşusu açken tok yatan benden değildir’ diyeceksin? Sen, o koltukta kalkıp cemaatin huzurunda diğerlerine ‘terörist’ deme cihetinde bulunamazsın. İmam değil o. O müptezel. Berbat olan ne? Bu makûs değil. İşimizi bir imamla hallederiz. Sorun yok. Burada İmamoğlu var. Onu çözer. Tasanız olmasın.

* Lakin sorun ne biliyor musunuz? Orada bir vatandaş çıkıyor, ona yansısını gösteriyor. İmam, o mescitte vatandaşı ayağa kaldırıyor. Öbür vatandaşlar, o yansıyı gösteren vatandaşa saldırıyor.  O daha makus. Yani cemaatin aldanması daha makûs. Problem orada. Bu sıkıntıyı çözmemiz lazım. Bu samimiyetsizliği çözmemiz lazım.

* Bu niçin bu türlü olur biliyor musunuz? Siz caminin içinde miting yaparsanız, oradaki imamlar da size tabi olur. Cami, bu milletin ibadethanesi. Cami senindir. Cami, insanların eşitlendiği bir yerdir. Kulun, Yaradan’la baş başa kaldığı yerdir. Yaradan’la kul ortasına, orada kimse giremez. Ve oradaki din vazifelileri, beşerlerine hoş ahlakı anlatır. Yaradan’ın ayetlerinden örnekler verir. Burası siyaset yeri değildir. Siyasetin mescitte, kışlada, okulda işi olmaz.

“BU MİLLETİ NİÇİN BİRBİRİNE DÜŞÜRÜYORSUNUZ?”

* Bu milleti niçin birbirine düşürüyorsunuz? Cumhurbaşkanı nedir biliyor musunuz benim ruhumda? Devletin başındaki insan. Bu topraklarda 1000 yıllık gelenek var. Daha geriye gidersek, daha fazlasını buluruz.  Devletin başındaki Cumhurbaşkanı, bir ana üzeredir, bir baba üzeredir. Anne-baba evladını ayırt eder mi? Evladına bakarken, ‘Sen şusun, sen busun’ der mi? Yahu ‘terörist’ diyor, ‘vatan haini’ diyor, şunu diyor, bunu diyor. Ondan sonra da, ‘Ama montaj lakin şu lakin bu’ diyerek palavra da konuşuyorlar. Kendisi palavra konuştuğunu itiraf ediyor. Çık milletten özür lisana. Bu iftirayı attığın insanlardan özür lisana. Sevgili dostlarım, hoş beşerler; iftira atmak, palavra konuşmak büyük günahtır. Kul hakkı yemek büyük günahtır. Bunlarla siyaset yapılmaz.

“KOLTUK, MİLLETE AİT”

* Oy kazanacağım diye, şurada bir vatandaşımın kalbini kırsam, ben o gece uyuyamam. Kalp kıranlar meskeninde başını yastığa nasıl koyuyor, ben anlamıyorum. Lakin farkınız ne olacak biliyor musunuz? Bunların koltuğu bittiği gün, milletin içine çıksın bakalım. Koltuk, millete ilişkin. O koltuğun mühleti bittiğinde, ceketini alıp, Ayazağa gelip, şu kahvede, şu esnafta oturup çayını, kahveni içebiliyorsan; sen yeterli beşersin. Lakin koltuğun bittiği gün, milletin huzuruna tekrar 50, 100, 200 müdafaayla geliyorsan; sen git uzayda yaşa. Bu memlekette sana yer yok. Bu memleketin insanı, samimiyeti sever. Onun için bunlar yoruldu, bunlar bitti. 30 yıl evvelki, 25 yıl evvelki lisanına bakın, artık diğer bir lisan o koltuğu korumak için.

“BU ÜLKEDE PKK’NIN SALDIRDIĞI TEK ÖNDER KILIÇDAROĞLU”

* Memleketi berbat etmelerine karşın tek destekleri kaldı. Millete bir şey anlattıkları yok. Yalnızca muhalefetin aktörlerine fitne, fesat, iftira, yalan… O bakımdan sevgili dostlarım, sorumluluğumuz büyük. 28 Mayıs’ta önümüzdeki pusulada iki tane aday var. Mührü basacağınız kişi; faziletiyle, ahlakıyla, hak, hukuk, adalet gayretiyle, dürüstlüğüyle, kul hakkı yememesiyle… Bunlar, ‘terörist’ diyor ya. Bu ülkede PKK’nın saldırdığı tek başkan. O hücumda ben oradaydım, Artvin’deydim. Ben yanındaydım. Hak, hukuk, adalet gayretine kendine adamış erdemiyle… O pusulada iki isim var. Hepiniz Kemal Kılıçdaroğlu’na mührü basmaya hazır mısınız? Bakın yeni bir periyot geliyor, farklı bir devir, hoş bir periyot. Milletin oyuna ihanet etmeyenlerin, ülkeyi saraylarda değil, halkın içinde, halkla birlikte yönetenlerin devri geliyor. Palavraları montajlayarak değil.

“BU AKIL TUTULMASINI SONA ERDİRECEĞİZ”

* Bu akıl tutulmasını sona erdireceğiz. Ve iktidara millet girecek. Giysisine, kuşamına, hayatına bakmadan, benim her etnik kökenden, her inanıştan milletimiz iktidara gelecek. Uzlaşma, aydınlık iktidara gelecek. Mantık iktidara gelecek. Türkiye’yi üretimiyle, iktisadıyla dünya önderi yapabilmek için demokrasisiyle, özgürlüğüyle örnek bir ülke haline getirebilmek için, daima birlikte bu işi başaracağız. Ne kadar demokrasi, o kadar zenginlik. Bir kişinin aklı, bir ülkeyi batırır. Ancak bu milletin ortak aklı, ülkeyi çıkarır üste, ayağa kaldırır. Bir kişinin aklı, bu ülkeyi rezil, kepaze eder. Lakin bu milletin aklı, bu ülkeyi prestijli, hak ettiği yere taşır. Onun için sandığa gideceğiz, oyumuzu vereceğiz. Daima birlikte elimizden geleni yapacağız. Öbür bir cins yok. Bakın birinci maç bitti. Oradan bir averaj maveraj yok. Maç 0-0 başlıyor.

“6 AKRABASI İBB’DE ÇALIŞIYOR”

* Biz iktidara geliyoruz. Kimseyle ilgili kötülük yapmayacağız. Bakın geçenlerde Genel Liderimiz bir televizyon programına katıldı, Babala TV diye. Orada biri çıktı dedi ki benim için, ‘Beni işten attı’ dedi. ‘Sözünüzde durmadınız’ dedi. Yayınladık lakin söyleyeyim. Bu vatandaş, bir taşeronda çalışıyor, direkt bizde çalışmıyor. Lakin bizimle 2,5 sene çalışmış aslında. 2021’in sonunda taşeronun kontratı bitmiş, onun da iş aklı feshedilmiş. Daha ileri bir şey söyleyeyim mi? Daha bugün Genel Başkan’a verdim notu. 6 tane çok yakın akrabası da -isim vermeyeceğim, yakınlığını vermeyeceğim- bizle çalışıyor. Sülalece bizdeler. Bizden evvelki periyodun çalışanları. Lakin ona karşın, hiçbirinin saçının kılına dokunmadık. Çalıştığı için, çalışkan olduğu için içinde terfi eden bile var. Bu kadar uygunuz bak. Ancak o, televizyona çıkıp, benimle ilgili, ben Genel Başkan’a şikayet edip, Genel Başkan’a da fütursuzca, ahlaksızca, ‘Namus kelamı verdin’ deyip, onu aşağılamaya çalışan akıl, işte o makûs akıl.”

“SEÇİMDE AĞZA ALINMAYACAK ŞEYLER YAZMASINA KARŞIN DOKUNMAMIŞIZ”

* Bakın bir şey daha söyleyeyim mi? Benimle ilgili seçimde o kadar ağza alınmayacak, dalga geçecek şeyler yazdı ki, 2019’da. Ona karşın dokunmamışız. Ona karşın 2,5 sene çalışmış. Bizde ne var biliyor musunuz? Bizde Hazreti Ömer’in adaleti var. Bizde Hazreti Ali’nin ahlakı var. Biz, bu toprakların inançlarından geliyoruz. Bizde Hazreti Mevlana’nın müsamahası var. Bizde Hacı Bektaş-ı Veli’nin müsamahası var. Biz, bu toprakların insanıyız. İnsan ayırt etmeyiz be kardeşim. Onun için bu kötülüklere son verelim.

* Bu memleketin memuru, amiri, bürokratı bizden kaygı etmesin. Biz, onların haklarını daha düzgün koruyacağız. Bak 20 yıldır konuşamıyorlar. Biz idareye geldiğimizde, fikrini söyleyecek, aklını masaya koyacak. Bunlar, onları neredeyse konuşamaz hale getirdiler. Bu memleketin şu anki otoriter idaresi, hepsini üç maymuna dönüştürdük. Ne görüyorlar ne konuşuyorlar ne duyuyorlar. Biz, onları bütün duyularını açacağız. Aklıyla bilgisiyle, fikriyle, devletin bir modülü olacaklar.

“İLK İŞLERİ İSTANBUL’U TALAN ETMEK OLACAK”

* Allah bunlara iktidar nasip etsin, bunların birinci işleri ne olacak biliyor musun? Birinci işleri İstanbul’u talan etmek olacak. Aslında diyorlar, ‘Efendim Ekrem İmamoğlu’nun defterini düreceklermiş.’ Bu milletin kalbine gireni, fakat millet yollar. Onun için İstanbul’a da Türkiye’ye de Ayazağa’ya da Sarıyer’e de sahip çıkacağız.”