Seda nın kitap okuyup araştırma yaptığını kimse bilmiyormuş.

Ekranın ünlü ismi Seda Sayan, seyircisine olan saygısından dolayı donanımlı olmak zorunda olduğunu söylüyor: Seyircime dair, hayata dair her şeyle çok ilgiliyim. Ne kadar çok kitap okuduğumu, Oprah Winfrey neler yapıyor? diye araştırmalar yaptığımı, siyasetle ne kadar ilgili olduğumu kimse bilmiyor
26 yıldır ekranlarda olan, şu sıralar evlilik programı yapan ünlü sanatçı Seda Sayan, GÜNAYDIN’ın sorularını yanıtladı. Sayan, çocukluk günlerinden hiç yaşlanmamasının sırlarına, oğlu ile ilişkisinden müzikten neden uzak durduğuna kadar birçok konuda samimi açıklamalar yaptı…
Bazı insanlar sizden neden korkuyor?
Evet, korkuyorlar ve bu güzel bir şey. Bunu nasıl kazandım bilmiyorum. Bazı kanal yöneticileri bile benimle değil de korktukları için yapımcımla anlaşıyor. Ben Kadırgalıyım; bazen elimiz belimize gidiyor, kaşımız kalkıyor. Hakkımı savunurum. 14 yaşından beri sokakta olunca kendini korumak adına kalkanlarını açıyorsun. Biraz da yüzüne bakılan bir kızsan; düğün salonlarında kurtlar var. Ben 19 yaşındayken Maksim’de assolisttim. Su gibi bir kızdım. Kimse bana yaklaşmasın diye koruma kalkanlarım devredeydi hep. Arada Kadırgalılığımı konuşturmak zorundaydım. Babam şöhret olmamı istemiyordu. Şöhretin beni felakete sürükleyeceğini düşünüyordu. Ama benim de ideallerim vardı. Allah yürü ya kulum dedi. Ben ünlü olduktan sonra yardımsever olmadım; çocukken de gecekondumuzdaki soğanı çalar ihtiyacı olanlarla paylaşırdım. Annemden bu yüzden çok dayak yedim. Fakirliğinden utanmayan, okulda “Biz çok fakiriz öğretmenim, lütfen bize yardım et” diyen bir çocuktum. Şimdilerde fakirliğini saklayan gençler görüyoruz. Kimse babasının fakirliğinden utanmasın. Hayatımda en nefret ettiğim erkek, tembel erkektir. Çalışan erkeğe saygım var. Kraliçeler bile tacından vazgeçip yanındaki şoförüyle evleniyor. İnsan olmak, varı yoğu paylaşmak, utanmamak önemli.
İÇKİLİ GAZİNOLARDA ÇIKMIYORUM
Kadırga’ya gidiyor musunuz?
Gidiyorum ama çok değişmiş. Ben Eyüp’te doğdum ama evim çok değişmiş. Gidin Eyüp Sultan’a anlatsınlar beni, nasıl büyüdüğümü, babamın alkol bağımlılığını, annemin bizi dövmesini… Kadın haklarını şu anda bu kadar savunmamın nedeni; babamın annemi dövmesidir. Babam annemi dövdüğünde polis, “Hadi hanım, kocandır” der onları barıştırır yollardı. Eve gittiğimizde şikayet ettik diye bir daha dayak yerdik. Şimdi öyle değil. Kadınlara anlatıyorum; ‘Gidin karakola, sığınma evlerine’ diyorum. Eskiden bizim böyle imkanlarımız yoktu. Rahmetli babam da yazık, cehaletinin, işsizliğinin kurbanı oldu. Şimdi insanlar psikiyatristlere gidiyor.
Hayatta yaşadıklarınızla kadınlara en büyük örneksiniz…
Kitap gibiyim; çevirip çevirip okuyun.
Müzikten neden uzaksınız?
İçkili gazinolarda çıkmıyorum. Halk konserlerinde ve Kıbrıs’ta sahneye çıkıyorum. İbrahim Tatlıses albümünü çıkarsın da müzik piyasası canlansın diyorum. İbrahim Tatlıses müzik sektöründe ne kadar da önemliymiş; İbrahim yok, sektör battı. Kendisi benim ahretliğim, kankam. Kırılsak da, gücensek de birbirimize; Allah ona da, bana da ömür versin. Bomba bir albüm yapıyormuş, yapsın. Onun müziğe dönmesi şart.
Çok güçlü bir markasınız…
Ben programdaki insanları çocuğum, genç kızları evladım diye sahiplenen, koca koca adamları bağrına basan, Türkiye’nin bacısı bir kadınım. Ben ismini altın harflerle yazdırmış, Türkiye’nin ‘Yetiş Bacı’sı olmuşum. Koca koca adamlar bana, ‘bacım’, ‘abla’ diyor. Adam köyünden kalkıp geliyor, benden yaşı büyük ama bana ‘Abla’ diye hitap ediyor. Bana bu misyonu zaten halk vermiş. Bu saatten sonra kimse bana zarar veremez. Allah’ım esirgesin, zararı kendi kendime bir tek ben veririm. Markalar taklit edilir, edilsin ama doğru dürüst edilsin.