Yaşam

Serin Geçen Yaz İçin Doktorlardan Uyarı Geldi! DİKKAT! Soğuk Denize Girmek Kalp Krizini Tetikleyebilir!

Paylaş:

Soğuk denize girmenin kalp krizi riskini artırıp artırmadığı sorusuna kesin bir yanıt vermek zordur. Ancak soğuk suya maruz kalmak, bazı durumlarda kalp krizi riskini artırabilir.

Dr. Bayram Yıldız Gerçek Gündem’deki yazısında “Soğuk denize girmek birçok insan için serinletici ve zevkli bir deneyim olabilir. Ancak, soğuk suya maruz kalmanın kalp sağlığı üzerinde bazı riskleri bulunmaktadır. Özellikle kalp rahatsızlığı olan veya kalp krizi riski taşıyan bireylerin bunu dikkate alması çok önemlidir. Sosyal medyada bu sıralarda denizde kalp krizi geçiren kişilerin haberleri paylaşılmaktadır.

Soğuk denize girmenin kalp krizi riskini artırıp artırmadığı sorusuna kesin bir yanıt vermek zordur. Ancak soğuk suya maruz kalmak, bazı durumlarda kalp krizi riskini artırabilir” dedi.

Yıldız, “Soğuk su kalbinizi nasıl etkiler” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Soğuk su, vücut sıcaklığını düşürebilir: Soğuk suya girdiğinizde, vücut sıcaklığınız hızla düşebilir. Bu durum, kalp atış hızınızı artırabilir ve kan damarlarınızı daraltabilir. Vücut, sıcaklık düşmesini dengelemek için daha fazla enerji harcar ve kalp üzerindeki yük artabilir.

Soğuk suya maruz kalmak stres yaratabilir: Soğuk suya girmek, vücut üzerinde stres yaratabilir. Kalbiniz, vücudunuzun bu stresli durumla başa çıkabilmesi için daha fazla çalışabilir.
Mevcut olan bir kalp problemini artırabilir: Kalp rahatsızlıkları olan kişiler, soğuk suya maruz kaldığında daha fazla risk altında olabilir. Soğuk su, kan basıncını artırabilir ve kalp damarlarını daraltabilir, bu da kalp krizi riskini artırabilir.

Tansiyonunuzu yükseltebilir: Soğuk suya giren bazı insanlarda arteriyel tansiyonu yükselmektedir. Yüksek tansiyon, kalp krizi riskini artırabilir.

Kan pıhtılaşmasını artırabilir: Soğuk suya girdiğinizde, vücut ısınız düşer ve bu da kan pıhtılaşmasını artırabilir. Kan pıhtıları, kan damarlarını tıkayabilir ve kalp krizi riskini artırabilir.
Bununla birlikte, herkes için durum aynı değildir ve soğuk suya maruz kalan herkesin kalp krizi geçireceği anlamına gelmez. Bazı kişiler soğuğa karşı daha duyarlı olabilirken, diğerleri daha dayanıklı olabilir. Bu etkiler, kişinin genel sağlık durumu, kalp hastalığı öyküsü ve diğer risk faktörleri gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir.”

Sağlık uzmanlarının görüşleri ise şöyle:

Aniden soğuğa maruz kalmak da sorunları tetikleyebiliyor

Önemli düzeyde kalp hastalığı bulunanlarda yalnızca sıcaklık artışı değil, ani soğuk maruziyeti de beklenmedik sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabiliyor. Vücut sıcaklığı yüksek seviyelere ulaşmışken birden bire soğuk suya dalış yapmak vücut ısısının aniden değişmesine yol açabiliyor. Bu durum da kalp krizlerinin yaşanmasına, hatta su altında bayılmalara dahi neden olabiliyor. Özellikle yaz aylarında uzun süre güneşlendikten sonra birden bire soğuk deniz ya da havuza girmek, vücutta geçici şok, ani kalp krizi, ritim bozukluğu ve hatta bazen ani kalp durmasına kadar varabilen tablolarla sonuçlanabiliyor. Ayıca kalp hastalığının yanı sıra, doğumsal kalp hastalığı, ritim bozukluğu, kontrolsüz hipertansiyonu olan veya ciddi kan sulandırıcı ilaçlar kullanan bireyler de denize-havuza ani dalış yapmaktan kaçınmalıdır. Bahsi geçen bu sağlık sorunlarını yaşayan hastalara pek çok spor türü gibi dalış aktiviteleri de kesinlikle önerilmemektedir.

Hastalar hekimlerinin kontrolü altında hareket etmeli

Kalp veya böbrek hastalığı ya da yüksek tansiyon problemi olan bireylerin, sıcak hava şartlarına karşı hassasiyet taşıdıkları unutulmamalıdır. Bu kişiler, bilhassa yaz mevsimlerinde kontrollerini aksatmamalıdır. Ayrıca gördükleri mevcut tedavide birtakım rötuşlar gerekebileceğinden hekimleriyle irtibat halinde olmalılardır.

Bu uyarılara dikkat!

Risk grubunda bulunan bireyler bu uyarılara dikkat etmelidir;

  • Sıcaklığın en yüksek olduğu 11.00-15.00 saat aralığında güneşlenmekten kaçınılmalı,
  • Uygun saatlerde yeteri kadar güneşlenildiğinde ve serinlemeye ihtiyaç duyulduğunda, suya girmeden önce mutlaka 5-7 dakika kadar şemsiye altında oturulmalı ve vücut sıcaklığının normal seviyelere düşmesi beklenmeli,
  • Susama hissi duyulmasa dahi mutlaka her saat başı 1 bardak su içilmeli,
  • Sıcağa uyum sağlamayı zorlaştıran ve sıvı kaybına yol açan kafeinli, şekerli ve alkollü içeceklerden uzak durulmalı,
  • Pamuklu ve vücudun hava almasına müsait kumaşlardan üretilen açık renk kıyafetler ve ayakkabıların kullanımı tercih edilmeli,
  • Bu önlemlere rağmen vücutta bir sıkıntı hissediliyorsa derhal serin bir ortama geçiş yapılmalıdır.
Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu