Yaşam

Korkuyu Sevmek…Korkunun Tarifsiz Çekiciliği

Paylaş:

Evrimsel kişilik psikolojisi bağlamında incelediğimizde, organizmaların yaşamlarını sürdürmelerine fayda sağlayan psikolojik mekanizmaların devam ettirilmesini bekleriz. Tıpkı diğer hayvanlarda olduğu gibi insanlar da yaşamları boyunca korkmaya ihtiyaç duyarlar. Bu sayede tehlikeler karşısında en iyi şekilde mücadele etmemiz sağlanır.

Korkunun tehdit edici durumlarda devreye giren bir psikolojik mekanizma olmasının yanı sıra insanlar bilinçli olarak da korku arayışına girmektedir. Geçmişte kulaktan kulağa yayılan korku hikâyeleri artık yerini sinema filmlerine, video oyunlarına, kitaplara bırakmaya başladı.

Korku, Dünya üzerindeki yaşam kadar eski olabilir. Bu, canlıları kendi bütünlükleri veya varlıklarına karşı algıladıkları tehditlerden koruyan, biyoloji tarihi boyunca evrimleşmiş, derin köklere sahip ve temel bir tepkidir.

Korku, dokunulduğu zaman çöken bir salyangoz anteni kadar basit, bir insanın varoluşsal kaygısı kadar karmaşık olabilir. Korku yaşamayı sevsek de sevmesek de, ona büyük bir saygı duyduğumuzu inkar etmek zordur; korkuyu kutlamak için ona bir bayram bile ayırmışız.

Beynin yapısını ve insan psikolojini düşünürsek, “savaş veya kaç” tepkisine katkıda bulunan temel kimyasallardan bazıları, mutluluk ve heyecan gibi diğer olumlu duygusal durumlarla da ilişkilidir.

Bu yüzden, ani bir korku esnasında yaşadığımız yüksek uyarılma durumunun daha olumlu şekilde yaşanılabileceği, kulağa mantıklı geliyor. Fakat “heyecan” duymak ile tamamen dehşete düşmek arasındaki farkı meydana getiren şey ne?

Biz psikiyatrlar korkuyu tedavi eder ve onun nörobiyolojisi üzerinde çalışırız. Diğer şeylerin yanında yaptığımız çalışmalar ve klinik etkileşimler, korkuyu yaşama şeklimizdeki önemli bir etmenin bağlam ile ilgili olduğunu öne sürüyor.

“Düşünen” beynimiz, “duygusal” beynimize geri besleme sağladığında ve güvenli bir yerde olduğumuzu algıladığımızda, bu yüksek uyarılma durumunu yaşama şeklimizi değiştiririz ve korkudan, keyif veya heyecanlanmaya geçeriz.

Mesela Cadılar Bayramı zamanı tekin olmayan bir eve girdiğinizde, bir hortlağın üzerinize atlayacağını ummak ve bunun gerçek bir tehdit olmadığını bilmek, bu deneyimi hızlı bir şekilde yeniden etiketleyebilmenizi sağlar.

Aksine, gece vakti karanlık bir geçitte yürüseydiniz ve yabancı birisi sizi takip etmeye başlasaydı, beyninizin hem duygusal hem de düşünsel alanları bu durumun tehlikeli olduğu ve kaçma vaktinin geldiği konusunda hemfikir olurdu!

Peki beyniniz bunu nasıl yapıyor? Korkuyu nasıl yaşıyoruz?

Korku tepkisi beyinde başlar ve en iyi savunma veya kaçma tepkisi için ayarlama yapmak amacıyla vücut boyunca yayılır.

Korku tepkisi, beynin amigdala adı verilen bir bölgesinde başlar. Beynin temporal lobunda bulunan ve badem şeklinde olan bu çekirdek kümesi, uyarıcının duygusal belirginliğini (bir şeyin bize göre ne kadar ön plana çıktığını) tespit etmeye adanmıştır.

Örneğin amigdala, duygulu bir insan yüzü gördüğümüz zaman faaliyete geçer. Bu tepki, öfke ve korkuda daha barizdir.

Korku, bir tehlike durumunda bizi daha verimli olmak üzere hazırlayan bedensel değişimlere yol açar: Beyin hiper alarm durumuna geçer, gözbebekleri ile bronş genişler ve nefes alma hızlanır. Kalp atışı ve kan basıncı artar. İskelet kaslarına giden kan akışı ve glukoz akımı artar. Sindirim sistemi gibi hayatta kalmak için çok önemli olmayan organlar yavaşlar. Bunlar, kişinin algıladığı bir tehdidin gerçek olup olmadığını bilmesine yardımcı olan, daha yüksek seviyeli bir işleme durumuyla ilişkilidir.

Örneğin doğada bir aslan görmek güçlü bir korku tepkisini tetikleyebilir, ancak aynı aslanı bir hayvanat bahçesinde görmeye verilen tepki, daha çok merak tepkisidir ve aslanın sevimli olduğunu düşünmektir.

Temel olarak beynimizin “düşünen” devresi, “duygusal” bölgelere bizim aslında güvende olduğumuzu söyleyerek güvence verir.

Aradaki farkı nasıl öğreniyoruz?

Diğer hayvanlara benzer şekilde, korkuyu genelde kişisel deneyimler üzerinden öğreniriz. Mesela saldırgan bir köpeğin bize saldırması veya saldırgan bir köpeğin diğer insanlara saldırmasını gözlemlemek gibi.

Ancak insanlarda öğrenme yoluyla gerçekleşen, evrimsel olarak eşsiz ve etkileyici bir öğrenme yolu vardır; söylenen kelimelerle veya yazılan notlarla öğreniriz! Eğer köpeğin tehlikeli olduğunu söyleyen bir işaret varsa, köpeğe yaklaşmak bir korku tepkisini tetikleyecektir.

Emniyeti de benzer bir şekilde öğreniriz: mesela evcil bir köpek görerek, diğer insanların o köpek ile güvenli şekilde etkileşim kurduğunu gözlemleyerek veya köpeğin arkadaş canlısı olduğunu belirten bir işareti okuyarak.

Bazı insanlar korkmaktan neden keyif alıyor?

Korku dikkati dağıtır ve bu olumlu bir deneyim olabilir.

Korkutucu bir şey olduğunda, o an tetikte oluruz ve aklımızda bulunabilecek diğer şeyler (işteyken başınıza kötü bir şey gelmesi, ertesi gün yapılacak büyük bir sınav hakkında endişelenmek) zihnimizi meşgul etmez ve böylece içinde bulunduğumuz zaman ve mekanı önemseriz.

Dahası, bu şeyleri hayatlarımızdaki insanlarla yaşadığımız zaman, genelde duyguların olumlu yönde bulaşıcı olabildiğini fark ederiz. Bizler sosyal canlılarız ve birbirimizden öğrenebiliriz. Bu yüzden terk edilmiş evde arkadaşınıza baktığınızda, arkadaşınız hızlı şekilde çığlık atmaktan gülmeye geçiş yapar, sosyal olarak onun duygusal durumunu algılarsınız ve bu durum sizinkini olumlu yönde etkileyebilir.

Bu etmenlerin her birinin (bağlam, dikkat dağılması, sosyal öğrenme), korkuyu yaşama şeklimizi etkileme potansiyeli vardır. Ancak bizi bunların hepsine bağlayan ortak konu, bizim kontrol hissimizdir.Neyin gerçek bir tehdit olduğunu ve neyin olmadığını ayırt edebildiğimiz, bir deneyimi yeniden etiketleyip o andaki heyecanın keyfini sürdüğümüz zaman, durumun bizim kontrolümüz altında olduğunu düşünürüz. Bu kontrol algısı, korkuyu yaşama ve ona tepki verme şeklimizde hayati öneme sahiptir.

Başlangıçtaki “savaş veya kaç” telaşının üstesinden geldiğimiz zaman, genelde hoşnut olduğumuzu, güvenliğimizi yeniden temin ettiğimizi ve bizi başlangıçta korkutan şeylere karşı koyma becerimiz konusunda daha emin olduğumuzu hissederiz.

Herkesin farklı olduğunu ve insanların farklı şeyleri korkutucu veya eğlenceli bulduğunu akılda tutmakta fayda var. Bu durum bir başka soruyu ortaya çıkarıyor: Birçok insan iyi bir korkudan keyif alırken, diğerleri neden bundan düpepüz nefret ediyor?

Bazı insanlar korkmaktan hoşlanmıyor

Hayvan beynindeki korku kaynaklı heyecan ile bağlamsal insan beynindeki kontrol hissi arasında oransızlık varsa, bu durum çok fazla veya yetersiz miktarda heyecanlanmaya sebep olabilir.

Eğer kişi söz konusu deneyimi “çok gerçek” olarak algılarsa, aşırı bir korku tepkisi ortaya çıkar ve durum üzerindeki kontrol hissine galip gelebilir.

Bu durum, korkutucu deneyimleri seven kişilerde bile gerçekleşebilir: Freddy Krueger filmlerinden keyif alabilirler ancak Şeytan filmi, çok gerçekçi hissettirdiği ve korku tepkisi beyin tarafından düzenlenmediği için, onları fazlaca dehşete düşürebilir.

Diğer taraftan, eğer söz konusu deneyim duygusal beyin bölgesi için yeterince tetikleyici değilse veya düşünen beyin bölgesi için fazla gerçekdışıysa, sıkıcı olmakla sonuçlanabilir. The Walking Dead izleyen bir biyolog, algısal beyin bölgesini bir zombi filminde gerçekleşmesi imkansız gibi görünen bedensel şeyleri analiz etmekten alıkoyamıyorsa, diğer bir insan gibi keyif alamayabilir.

Bu yüzden duygusal beyin bölgesi çok korkmuş ve algısal beyin bölgesi de çaresiz durumdaysa veya duygusal beyin bölgesi sıkılmış ve algısal beyin bölgesi fazlaca örtbas ediyorsa, korkutucu filmler ve deneyimler o kadar eğlenceli olmayabilir.

Kaynak:populerscıens

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu