Dünyada ender rastlanan jeolojik yapısı, bir birinden değişik kaya oluşumları ile ünlü, uzmanlarca 8 bin yıl öncesine tarihlenen insan yerleşimleri ve bu insanların kayaların içine elleriyle yaptıkları fotoğraflarla arkeolojik değere sahip Latmos, maden ocaklarıyla delik deşik ediliyor.
Her geçen gün kapasite artırımlarıyla genişleyen, yeni alanlar için ruhsat müracaatında bulunan madenler yüzünden insan ve yaban hayatı bitme noktasına geldi. Dağdaki onlarca köyde yaşayan binlerce vatandaşın en değerli geçim kaynağı olan binlerce çam fıstık ağacı kesildi. Dereler, ormanlık alanlar maden atıklarıyla dolduruldu.
Dinamitlere, kamyonlara, toza, madencilerin baskısına dayanamayan yüzlerce aile bölgeden göç etmek zorunda kaldı. Direnenler ise darp edilerek, mahkemelerde süründürülerek susturulmaya çalışıldı. Tüm bunlar yaşanırken ise devletin ilgili üniteleri görmezden geldi. Bilim insanlarının, çevrecilerin, yöre sakinlerinin tüm direnmelerine karşın süper coğrafya yok ediliyor.
6 BİN 500 DÖNÜM ZEYTİNLİK ALAN, ORMAN VASFINA DÖNDÜRÜLDÜ
Maden ocaklarının 25 hektar ve üzeri alan için almaları gereken ÇED Olumlu Raporu almamak için kapasitelerini 24.95 oranında arttırdığını, Çavdar köyündeki maden ocağının tam ortasında yer aldığı 6 bin 500 dönüm zeytinlik alanın mahkeme kararıyla zeytinlik vasfından çıkarıldığını söyleyen Çavdar Köyü eski Muhtarı İhsan Garagöz, şunları kaydetti:
“Doğa olağanüstüsü dağlarımız, 8 bin yıllık kaya fotoğraflarımız, tabiatımız tahrip ediliyor. Hayvancılığımız öldü, zeytinciliğimiz, fıstığımız öldü. Toz nedeniyle döllenme olmadığı için tabiat kendini yenileyemiyor. Perişan olduk.
Muhtarlığım devrinde devletin kaynaklarıyla buralara diktiğim genç çam fıstığı ağaçlarının yok edilmesine karşı çıktığım, devletin ormanını, ağacını, tabiatını koruduğum için üç kere darp edildim. Mahkemede para cezası ve mahpus cezası aldım.
Madenlerin zeytinlik alanına en az 3 kilometre uzaklıkta olması gerekirken, burada 6 bin 500 dönüm zeytinliğin vasfını mahkeme kararıyla ormana çevirdiler. Beni darp edenlere açtığım davalar ise hâlâ sürüyor. Benim aklım bu türlü adaleti almıyor”
JURASSİC PARK GİBİ
Latmos’un Anadolu insanlarının birinci yaşadığı, hayatlarını kayalara betimledikleri bir yer olduğunu söyleyen Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ise şunları lisana getirdi:
“Yüz milyonlarca yıl tabiat buradaki granit kayaları o denli bir işlemiş ki burası güya Jurassic Park üzere. Buradaki granit kayalarda tabiatın kendisinin kaya heykeltıraşlığı ile yaptığı aslanları, balıkları, kuşları görebilirsiniz.
Şu anda yalnızca 2 milyar dolar kazanmak için madenciler buraya dadanmış durumda. Ben de madenciyim. Tabiat olağanüstüsü Anadolu kök kültürünün bulunduğu bir yeri talan ediyorlar. Burada tüm madencilik faaliyetlerinin derhal durdurularak ulusal park ilan edilmesi gerekiyor.
Eğer burası ulusal park olursa madencilikten kazanılanın çok daha fazlası, 20 milyar dolar burada kazanılabilir. Bunun için Latmos’un tahribatına dur dememiz gerekiyor”
LATMOS BİNLERCE YILDA BİR ÇOK KÜLTÜRE KONUT SAHİPLİĞİ YAPTI
Ekosistemi Müdafaa ve Tabiat Sevenler Derneği Lideri Bahattin Sürücü’de Latmos’un binlerce yılda bir çok kültüre konut sahipliği yaptığını belirterek, 1974 yılından itibaren burada bilimsel çalışma ve araştırmalar yapan Alman Arkeolog Anneleise Peschlow’la son 12 yılda birlikte çalıştıklarını tabir etti. Sürücü kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bir çok kaya resmi bulduk. Ancak buradaki tüm kaya fotoğraflarını bulmak için insan ömrü yetmez. Milyonlarca kayanın altında bu fotoğraflardan bulma ihtimali var. Lakin ne yazık ki bir çok alanda ruhsat verilmiş ve veriliyor.
Bu dağların bütüncül olarak korunması gerekiyor. Bakanlıkların bir ortaya gelerek bu dağlara bir muhafaza statüsü verilmesi gerekiyor. Ulusal Park ilan edildiğinde içindeki kaya fotoğrafları, yaban hayatı ve buradaki insan hayatını da bütüncül olarak korumak gerekiyor. Ekoturizme açıldığında tüm dünyadan buraya beşerler gelir”
