İSTANBUL (AA) – Nazım Hikmet’in “Türk kadınının sesinin pırlantası” dediği, ilk Türk kadın opera sanatçısı Berksoy, ressam Fatma Saime Hanım ile şair Ziya Cenap Berksoy’un çocuğu olarak 1910’da Çengelköy’de dünyaya geldi.
Henüz 8 yaşındayken annesini dönemin salgın hastalığı İspanyol nezlesinden, daha sonra yanına taşındığı amcası Basri Cenap Bey’i veremden kaybeden Berksoy, ilköğrenimini Kadıköy İlkokulu’nda tamamladı, ortaokulu birincilikle bitirdi.
İlk öykülerini ilkokuldayken yazan sanatçı, babasının yeniden evlenmesinin ardından ailesiyle önce Sultanahmet’e, sonra Kadıköy’e taşındı. Buradaki evlerinin karşısında Kuşdili Tiyatrosu’nun bulunması, Berksoy’un sanata yönelmesinde etkili oldu.
Berksoy, liseyi İstanbul Kız Lisesinde okudu. Darülelhan’ın (Osmanlı Devleti’nin ilk resmi müzik okulu) yeniden düzenlenmesiyle kurulan İstanbul Konservatuvarında 1928’de, Nimet Vahit Hanım ile şan çalıştı.
Halk önündeki ilk konserini 1929’da veren Berksoy’a, Nikolay Rimski-Korsakov’un Sadko operasından çeşitli aryalar seslendirdiği konserde Cemal Reşit Rey eşlik etti.
Sanatçı, 1929’da, yaptığı resimlerle gittiği Güzel Sanatlar Akademisi Namık İsmail Atölyesi’ne, çalışmalarının beğenilmesinden dolayı burslu olarak başladı. Hayatı boyunca resim yapmayı, yemek yemek kadar önemli gören sanatçı, avangart tarzdaki modern çalışmalara imza attı.
Kate rolüyle Darülbedayi’nin sınavını geçti
Babasına yazdığı bir mektupta sanat aşkını anlatan Berksoy, “Benim ruhumu sürükleyen, bende alev haline gelen bir şey var, o da sanat aşkıdır.” ifadelerini kullanmıştı.
Muhsin Ertuğrul tarafından açılan Darülbedayi Tiyatro Okulunun sınavına giren Berksoy, William Shakespeare’in “Hırçın Kız” yapıtındaki “Kate” rolüyle sınavı geçerek, burada eğitime hak kazandı.
Semiha Berksoy, 1931’de Muhsin Ertuğrul’un çektiği ilk sesli Türk filmi “İstanbul Sokaklarında” başrolde oynadı, 1932’de Darülbedayi’de (İstanbul Şehir Tiyatrosu) çalışmaya başladı ve çeşitli oyunlarda rol aldı.
Başarılı sanatçı, Darülbedayi’de sahnelenen Türk operetlerinin primadonnası (operada baş kadın rolünü oynayan sanatçı) oldu.
Tiyatro öğrenciliği sırasında Nazım Hikmet Ran ile “Kafatası” piyesinin sahnelenmesi için yapılan çalışmalarda tanışan Berksoy, Ran’ın yazdığı “Bu Bir Rüyadır” operetinde “Fatma” rolünü, Cemal Reşit ve Ekrem Reşit Rey’in operetinde “Marlene” rolünü oynadı.
Uzun yıllar mektuplaşan Ran ve Berksoy’un mektupları, “Nazım Hikmet ve Tosca’sı Semiha Berksoy” adıyla kitaplaştırılarak okuyucuya sunuldu.
“Özsoy” operasında Ayşim rolünü yorumladı
Berksoy, 19 Haziran 1934’de Ahmed Adnan Saygun’un bestelediği ilk Türk opera temsili “Özsoy”da yorumladığı “Ayşim” rolüyle dikkatleri üzerine çekti ve Atatürk’ün de beğenisini kazandı.
Ressam Fikret Mualla ile 1930’larda tanışan sanatçı, Mualla’nın İkinci Dünya Savaşı öncesi Fransa’ya gitmesiyle dostluklarını mektuplara taşıdı. Semiha Berksoy, daha sonra birbirlerine yazdıkları mektupları, yolladıkları resim ve desenleri yayına hazırlayarak, vefatından önce kızı Zeliha Berksoy’a bıraktı ve bu miras “İki Aykırının Mektupları” adıyla okurla buluştu.
Başarılı sanatçı, Ankara Devlet Konservatuvarının açtığı sınavı kazanarak devlet bursuyla gittiği Almanya’daki Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi Opera bölümünü 1939’da birincilikle bitirdi. Aynı yıl, “Richard Strauss’un 75. Doğum Yılı Festivali”ndeki “Ariadne auf Naxos” operasında “Ariadne” başrolünü oynayan sanatçı, bu temsille Avrupa’da opera sahnesine çıkan ilk Türk sopranosu unvanını aldı.
Birinci sınıf dramatik soprano oldu
Semiha Berksoy, Türkiye’ye 1940’ta döndü ve ilk konserini Cemal Reşit Rey ile verdi. Richard Wagner operalarında sahne alan Berksoy, 1941’de Ankara’da, Carl Ebert yönetimindeki “Tosca” ve “Madame Butterfly” operalarında oynadı.
Sanatçının “Tosca”daki performansı profesyonel anlamda ilk opera gösterisiydi. Bu ilkler yanında sanatçı “Lüküs Hayat” ve “Deli Dolu” operetlerinde de yer aldı.
Ankara Devlet Operasının kurulmasında Carl Ebert ile görev alan Berksoy, 1950’de açılan Devlet Operasına solist olarak atandı. Sanatçı 1951’de “Tiefland Çukurova Operası”nda başrol “Marta”yı oynadı ve ses uzmanı A. Lombardie başta olmak üzere diğer uzmanlar tarafından devlet operası kadrosunda “Birinci Sınıf Dramatik Soprano”olarak belirlendi. Berksoy’a 1952’de, Carl Ebert tarafından Beethoven’in “Fidelio Operası”nda dramatik soprano “Leonore” başrolü verildi.
Opera rejisörü Feridun Altuna yönetiminde 1961’de “Hensel und Gratel” Operası’nın prömiyerinde “Hexe” başrolünü yorumlayan sanatçı, 1963’te “Kültür Bakanlığı 30. Sanat Yılı Jübilesi”nde Verdi’nin “II.Trovatore Operası”nda ünlü “Azucena” rolünü canlandırdı.
Devlet Tiyatrosundaki dramatik oyunlarda da birçok rol alan sanatçı 1972’de emekli oldu.
89 yaşında New York’ta sahneye çıktı
New York City Lincoln Center’de, 1999’da 89 yaşındayken sahne alan sanatçı, Robert Wilson’un yönetimindeki, Umberto Eco’nun eseri “The Days Before Death, Destruction and Detroit III”te, Tristan ve Isolde Operası’ndan, Isolde’nin “Aşk Ölümü” aryasını seslendirdi.
Refik Epikman ile İsmail Hakkı Toygar Seramik Atölyesinde heykel çalışmaları yapan, resim ve gerçeküstü öykü alanında da eserler veren Berksoy’un resimleri Berlin, Paris, İstanbul ve New York’un da aralarında olduğu birçok şehirde sergilendi.
Berksoy, 1984’te TBMM tarafından kamu sektöründe görev alan ilk kadın opera sanatçısı olarak, “Atatürk Opera Ödülü”, 1961’de Dil Tarih Fakültesinde “Resim Ödülü” aldı.
Kalp rahatsızlığı sebebiyle tedavi gördüğü hastanede, 15 Ağustos 2004’te 94 yaşındayken vefat eden sanatçı, Çengelköy’de toprağa verildi.
Muhabir: Hilal Uştuk
Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.
- Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
- Kan dolaşımını hızlandırır,
- Kronik yorgunluğu azaltır,
- Bağışıklık sistemini güçlendirir,
- Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
- Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
- Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
- Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
- Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.
Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER
- SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
- 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
- SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
- Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
- Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
- DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
- 05523307100-05325466184
- www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
- www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
- www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,